Kayıtlar

Rüzgar Gülleri TBT

Resim
  TBT bir diğer deyişle throwback Thursday diyebileceğimiz bir fotoğrafı paylaşmak istedim. Peki bu TBT dedikleri şey nedir diyenleriniz olacaktır. Perşembe geçmişe dönüşü diye Türkçe'ye çevirebiliriz. Çek Cumhuriyet'inden Viyana'ya doğru giderken yolda çektiğim bir fotoğraf bu. Rüzgar gülleri her zaman bana güzel görünmüştür. Fotoğrafın çekildiği tarih ise Temmuz 2013. Fotoğraf günlüğümde bugünden itibaren video veya fotoğraf olarak güncellemeler paylaşacağım. İçimden gelenleri yazacağım ya da hiçbir şey yazmayacağım. İyi seyirler dilerim.

The Victims of War and Tyranny

Resim
"Den Opfern von Krieg und Gewaltherrschaft" Berlin gezim sırasında "Neue Wache"de çektim bu fotoğrafı. Bu anıt, savaşın ve baskının kurbanları için inşa edilmiş Almanya'da. Sağolsun rehberimiz, o güzel anlatımıyla bizleri tarihin derinliklerinde gezdirdi dört saat boyunca. Çok güzel anlattı bütün savaş dönemini ve ayrıca ünlü "Berlin Duvarı"nın çıkışını ve çöküşünü. Tarihi orada görerek yaşadık. Sizlere de tavsiyem olur, mutlaka gidiniz Berlin'e. Ayrıca da Free Walking Tours 'u kaçırmayın ;)

eğlenmeç

Resim
Bu fotoğrafın önemi benim için ayrıdır. Fotoğraflarım arasında en sevdiklerimden birisi ve ktü hayatımın da son günlerinden birisi. İşin aslı bu eğlence KTÜ'ye veda partisi tarzında birşeydi. Artık oradan kurtulduğum için mi önemi büyük bilemeyeceğim. KTÜ'yü çok sevmiştim ben. Okumuş olduğum dört yılı da zevkle geçirdim orada. Nice arkadaşlıklar edindim, gezdim, tozdum, fotoğraf çektim ve en önemlisi eğlendim. İşte bu benim için KTÜ hayatımın kısa bir özeti. Hem oradaki yaşamım gerçekten güzel ve hareketli idi, eğlenerek vakit geçirmiştim; hem de mezun olurken mutlu mesuttum ve arkadaşlardan ayrılmanın hüznü ile de olsa yine aynı şekilde eğlenerek veda ettim.

the eiffel moon

Resim
Geçen sene nisan ayları civarıydı bu gezim. Aşağıdaki diğer Paris fotoğrafımın çekildiği güne ait. Akşam olsun da uzun pozlama ile bir kare ben de çekeyim diye bekledim durdum, bekledikçe gezdim durdum, gezdikçe yoruldum sıkıldım duruldum akşama doğru. Eyfelin her saat başı pırıl pırır parlamasını izledim ama fotoğraflamayı pek de isteyemedim. Kendimce hatıralık birçok fotoğraf çektim tabii ki, videyoya da aldım bir güzel. Ayrıca gündüz vakti Eyfelin bildiğimiz en klasik halini de fotoğraflamadım değil. Ama işte, klasik hatta sen ben çektiğinde artık hiç bir öneminin olmadığı o tür karelerden birini paylaşmak istemiyorum. Bu arada en klasik Eyfel kulesi fotoğrafı da Palais de Chaillot'te çekiliyor bana göre. Artık orada çekilen fotoğrafların tek farkı bence hava şartları ve fotoğrafçıların pozlama teknikleri artı photoshop ile ne yapıyorlarsa o tür oynamalar. Gelelim yine fotoğrafımıza. Şanslıymışım gerçekten o gün. Hem hilalin olması hem de karşımda büyük ihtişamıyla ilk defa...

some of my dark side

Resim
Yeni fotoğraf makinemi alalı bir ayı dolduramadım. Hatta paylaşılacak daha çok fotoğraf da öylece köşede duruyor ve birçoğu içerisinde bir hatıra bulunduruyor. Bu fotoğrafın da kendine has bir özelliği var. Kendimi pek çekmeyi becerebilen bir insan değilimdir, ama işte artık o da mümkün oldu. İstediğim birşeydi bu tür fotoğraflar, içimi ve benliğimi yansıtan. Siyah beyaz olması yukarıdaki fotoğrafın, isminden de anlaşılacağı üzere karanlık tarafımın bir nebze yansıtılması ayrıca diğer uçta da sokak ışıklarının aydınlattığı parlaklık da her ne kadar karanlığın içinde olsanız da bulunduğunuz yerden daha iyi yerlerin olduğuna işaret ediyor.

tell me more

Resim
Uzun bir aradan sonra fotoğraf yayınlamaya tekrar devam diyorum. Bu arada yeni almış olduğum fotoğraf makinemi de duyurayım diyorum. Bana ulaşması çok uzun sürdü ama Amerika'daki bir arkadaşımdan sipariş ettiğim Pentax K-x makinem sonunda elime ulaştı. Bir süre yine tek tek fotoğraflar yayınlamaya devam edeceğim ama, bu amaçsız tek karelerden pek bir bıkmaya başladım. Bir konu oluşturup onun üzerine portreler çekmek istiyorum ya da çekeceğim şeylerin bir hikaye üzerine kurulu olmasını ve tek bir fotoğraf ile yetinmemem gerektiğini düşünüyorum. Fazla kafa ütülemeye gerek yok. Hemen Pentaxımın yanına ne tür ekipmanlar edindiğime geçelim. Malum portre çalışması için 50mm geniş diyaframlı bir lens olmazsa olmazdır. Bu fotoğraf da yeni almış olduğum 50mm f1.7 SMC-A lens çekildi. Tabii yeni aldığım dediğime bakmayın bu lens en az 30 yaşında. Bir diğer yeni aldığım lens ise Pentax F 28-80mm f3.5/4.5. Bununla daha pek birşey çekmediğim için sonraki fotoğraflarda görebileceğiz sonuçlar...

amour a Paris

Resim
Kuşkusuz en favori fotoğraflarımdan birisidir kendisi. Açıkça anlaşılacağı üzere Paris gezim sırasında çekmiştim. O zamanlar bir interrail macerasıdır çıkmıştım İsveç'ten yola. Paris sokaklarında da aval aval dolanmak olsun, her turistin yaptığı Eyfel kulesini sağdan soldan alttan üstten çekmek dair bilimum herşeyi yapmıştım oralarda. Tek beklediğim artık havanın kararması ve ışıklı halde eyfeli çekmekti. Sonradan gözümü çiftlere dikmiştim etraftaki. Öyle ya bir "aşk" şehriydi Paris ve Eyfel de bu "aşk"ın simalarından biriydi. Başladım evvela sağı solu 300mm'lik zoom yardımı ile taramaya. Birçok çift yakaladım ama bu sefer içinde sadece çiftler var Eyfel yoktu. Vazgeçtim röntgenleme işinden. "Halk"ın arasına indim, onlardan biri oldum ve "aşk"ı onlarla yaşadım bir nebze. Sonrasında sinsice yanaştım arkadan arkadan. Artık zooma da gerek yoktu. Ama bu karenin bozulmaması lazımdı. Bozulmadı da ikincisini çekene kadar. İlki çok yamuk olmuş...